Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

25

Resim
Herkesin beklediği bir yaşı var. Herkesin binlerce hayali... Kimileri otuzunu bekliyor kimileri yolun yarısını. Bazılarınıza onsekiz uzak bir hayal gibi geliyor biliyorum... Ama ne kadar çabuk geldiğine inanamayacaksınız. Ben özgür ve durmayıp ayaklanan şu “gördün mü 25 oldum” kuşağı çocuklarındandım. Ve daha neyin ne anlama geldiğini çok da bilmeden içimi en coşturan şey bir gün 25 olmaktı. Tam bu yaşımı yaşarken nerede ve nasıl olmak istediğimin büyük düşleriydi o yaş. İzlediği filmlerin günlerce etkisinden çıkamayanlardan oldum hep. Bir şarkı dinlesem hemen etkilenir, duyduğum en ufak bir şey hüznün ya da umudun kaynağı olurdu. Okuduğum kitapların hepsi ben oldum. Hepsi bir şekilde ya beni yazdı ya da bana yazıldı. İşte böylesine sahiplendim her şeyi. Sonra bir daha yaşayamayacağım kısa yaşamımda dünyaya bir iz bırakabilme düşleri kurdum. Nice yerler görmeyi, bir sürü dilde bir sürü insanla tanışmayı, her renkte çocukla hayallere dalmayı... Kend

Benim İçin Murakami

Resim
        Herkese merhaba ! Aslında bu akşam "Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu" romanı hakkında konuşacaktım ama onun öncesinde Murakami ile ilgili bir kaç şeyden bahsetmek istedim. Bana sıkça sorulan sorulara cevap vermeye ve bendeki Murakami'yi anlatmaya çalıştım. Keyifli okumalar.     Murakami kitapları paylaştığımda bana gelen bir kaç soru üzerinden başlamam gerekirse: Hangi Murakami kitabıyla başlamalıyım ?     Ben "Sahilde Kafka" romanıyla başladım. Ardından "1Q84" serisini bitirdim ve tamam dedim ! Ben Murakami ne yazsa okurum ! Tam anlamıyla büyülenmiştim. Başka kitaplarıyla başlasam aynı duyguya kapılmazdım muhtemelen ama yine de okumaya devam edecek kadar severdim Murakami'yi.  Haruki Murakami hangi türde yazıyor ?     Murakami Postmodern bir yazar. Felsefi postmodernizim gibi başlıklar altında da gördüğüm oldu ama bana kalırsa Murakami'yi bir yere oturtmamıza gerek yok çünkü her şeyden b

Filler ve Çimen

Resim
    Herkese merhaba ! Adana Film Festivali ve gittiğim filmleri birlikte yazmayı planlamış olsam da gerçekleştiremediğim için en azından gittiğim filmleri ayrı ayrı yazayım arasından izlemek istedikleriniz olursa biraz fikir vermiş olurum diye düşündüm. Bu filmlerden ilki "Filler ve Çimen" Adının ilk çağrıştırdığı gibi pek çok açıdan bir ezenler ve ezilenler filmi diyebiliriz fakat bence çok daha ötesinde irdelenen konular gerçekten cesurca. Ayrıntılar için yazımı okuyabilirsiniz. Keyifle okumalar. FİLLER VE ÇİMEN (2000) IMDB: 7.1 Yönetmen: Derviş Zaim     Filler ve Çimen oldukça eski bir film. İyiliği kötülüğü de o çerçevede tartışılmalı diye düşünüyorum. Ben oldukça cesur buldum filmi. Döneminin "Derin Devlet" meselesine değinmiş ve film boyunca dönemin ruhunu sonuna kadar hissettim.     Geniş bir oyuncu kadrosu var pek çoğu da güçlü isimler. Hatta filmde bir 'Toplu Sünnet' merasimi vardı ki törende şarkı söyleyen kişi Teoman ! Sam

Kısa Süren Saltanat

Resim
    Hiç kral olmak istemediği halde kral olmak zorunda kalan Pippin ! Hiç bir kralı bu kadar sevmemiştim galiba.     Bay Pippin Paris'te Marigny Caddesi'ndeki 1 numaralı evinde kendine yeni bir teleskop bile alamayacak durumda yaşarken kendini bir anda Versailles'de kral olarak bulur. Bay Pippin bunun bir şaka olduğunu düşünse de gerçekliğin tam ortasındadır.     "Beni çalıdan böğürtlen koparır gibi aldılar, daha önce pek çok emsalin gelip geçtiği, çoğunun kötü, hepsinin başarısız olduğu bir mevkie getirip oturttular."     Fransa hükümetinin yaşadığı krizler ve istikrarsızlık meclisi yeniden saltanatı getirme fikrinin kucağına bırakır. Zaten bu gün için fırsat kollayanlar da karar için yerlerini çoktan almıştır. Ancak durum işleri iyiye değil elbette kötüye götürecektir.     Açıkçası yeniden bir Saltanat düzeni hakim olsa ne kadar kötü olur diye düşünüyorsanız bu kitabı okumanıza gerek yok. Bu merakınızı gidermek için

Bir Yaz Gecesi Rüyası

Resim
"Hoşçakalın hepiniz. Belki de hata bende; Çaresi ya ayrılıkta ya ölümde." 'Bir Yaz Gecesi Rüyası' benim okumayı en sevdiğim Shakespeare oyunlarından biri. Ara ara açıp okumayı çok seviyorum. Bu gün sizinle biraz daha ayrıntılı paylaşmak istedim. Meraklıları için şimdiden keyifle okumalar. Hermia ve Lysander birbirine çok aşık iki gençtir. Evlenmek isterler fakat Hermia'nın babası Egeus kızını, verdiği sözden dolayı Demetrius ile evlendirmek istemektedir. Atina kurallarına göre de Hermia babasının sözünü ya yerine getirecek ya da hayatı boyunca kimseyle evlenemeyecektir. "Ya ölürsün hemen Ya da yeminle vazgeçersin erkeklerin çevresinden. Bu yüzden Hermia, bir daha tart arzularını, Gençlik duygularını sorgula, İyice gözden geçir tutkularını, Düşün, eğer boyun eğmezsen babanın isteğine, Katlanabilecek misin rahibe kıyafetine, Sonsuza dek loş manastır kafesine, Yaşamın boyunca kızoğlan kız kalmaya, Soğuk,

Hayal Gerçekleştirici

Resim
Kimse çok büyük şeyler olmak zorunda değildi aslında Bankada müfettiiişş Doktor Avukaaatt Müdür  Ciii iii oo (  C hief E xecutive O fficer   dedikleri) Başka bir şeyler de olabilirdi herkes Önce insan olmalıydı gibi klişelerle işimiz yok  Hayallerle işimiz var Yani herkes birer hayalperest olabilirdi  Binlerce defa başarısızlığa uğradıktan sonra bile yapılacak en iyi şey budur çünkü : Hayal kurmak Ne olmak istiyorsun küçüğüm ?  Büyüyünce hayal gerçekleştirici olmak istiyorum !

Bülbülü Öldürmek

Resim
Genellikle kitapları okur okumaz paylaşmaya özen gösteriyorum aslında. Çünkü duygusunu kaybetmeden, araya yeni kitaplar girmeden yazmak en iyisi oluyor. Fakat 'Bülbülü Öldürmek' pek öyle olamadı. Tam bitirdiğim sırada bir çok yere gitmem gerekti ve boynu bükük beni beklemek durumunda kaldı. Araya başka yazılar girmesin artık sizlerle biraz bu ölümsüz eserden konuşalım istedim.          "İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır."     Hemen her yerde 'Bülbülü Öldürmek' denilince karşımıza çıkan bu cümle, romanın temelini oluşturmakta. Çünkü bu bülbülü öldürme meselesi aslında suçsuzların haksızlığa uğradığı yerlerde bize kendini düşündürür. Yalnız kadın Mayella, Öcü Radley, ailesi tarafından dışlanan Dill ve tabii Tom Robinson.     Adalet, özgürlük, eşitlik, ayrımcılık, ırkçılık ve bunun gibi pek çok günümüzde de kanayan yaralar bize küçük bir kızın gözünden yansıtılmakta. Bence bu kitabı en ö

Kırmızı Pazartesi

Resim
"Halam Wenefrida Márquez, ırmağın öte yanındaki evinin avlusunda bir tirsi balığının pullarını temizlemekle uğraşıyordu, Santiago Nasar’ın eski rıhtımın merdivenlerini inip kendinden emin adımlarla evine doğru yürüdüğünü görmüştü. “Santiago, yavrum!” diye bağırmıştı. “Neyin var?” Santiago Nasar onu tanımıştı. "Beni öldürdüler, Wene Hala.” demişti.  Son basamakları tökezlemiş ama hemen kendini toparlamıştı. “Hatta bağırsaklarına bulaşan toprağı eliyle silkelemek titizliğini bile gösterdi.” dedi bana Wene halam. Sonra saat altıdan beri açık olan arka kapıdan evine girmiş, mutfağın içine yüzükoyun yığılıp kalmıştı."     Santiago Nasar vahşice, Kolombiya'nın bir şehrinde bütün kasaba halkı tarafından öldürülür. Bütün kasaba halkı diyorum çünkü bunun olmasını aslında istemeyip cinayeti işleyeceğini bütün kasabaya duyuran Pablo ve Pedro Vicario kardeşleri kimse durdurmamış, bu cinayete göz yummuştu. Çünkü mesele "namus" meselesiydi.     Ol

Kabuk

Resim
        " İnsan Tanrı tarafından terk edilir bazen ve o zaman çok özgür olur. Artık suç yoktur, günah yoktur, ayıp, merhamet, umut yoktur. Ve insan bir başına kalır. Kendiyle. Kendi denilen o garip varlıkla."     Anneanneden kızına ondan da torununa uzanan bir hikaye. Bu üç kadının kendi hikayelerinin gerisinde koca bir aile... "Teyzeler, teyzeler ve diğer teyzeler" Delilikleri, birlikte yaşadıkları hayaletleri, kadınlıkları, kiloları, aşkları, evlatları ve niceleriyle koca bir aile. Sabiha Sezin'in annesi, Füsun'un annannesi. Sabiha kocasını,oğlunu ve aklını kaybediyor. Yaşadıklarının tamamını, deliliğinin sebeplerini kendi ağzından ve diğer iki anlatıcıdan da okuyoruz. Sabiha en son kendini uykuya teslim ediyor. İnkar ettikleri ve kabul edemedikleriyle kendini uykuya teslim ediyor. "Annem uyudu. Sonsuz bir uykuya daldı. Her şeyi olduğu gibi bıraktı. Bir ceket dikiyordu, kollarını takmadı; dolapta dolma vardı, akşama ısıtıp yiyece

ŞEHRE DÖNÜŞ: Yeni Kararlar Alın

Resim
        Çoğu insanın yaz bitti okul başlıyor ya da tatil bitti işler başlıyor dediğini duyar gibiyim. Böyle zamanlarda karamsarlığa kapılmaktan çok durumu güzelleştirmekten yanayım.     Yeni bir ay, yeni bir mevsim, yeni bir okul yılı, şehre dönüş ve bunların tamamının bize sunacağı yeni başlangıçlar... Bu sezon gelin her zamankinden daha enerjik, daha kendine güvenen, hayalini kurmaktan bile korktuğu şeyleri gerçekleştiren; güçlü ve mutlu insanlar olalım. Herkesin motive olma şekli farklıdır elbette ama ben bu gün kendimde iyi hissettiğim bir kaç şeyi sizinle paylaşmak istedim. Umarım bir kaçını da olsa denersiniz. Keyifli okumalar.  1.Kırtasiye Alışverişi     Özellikle okula dönüş için renkli kalemler, yepyeni defterler güzel bir başlangıç olacak. Ama kırtasiye alışverişi her yaştan insana iyi gelebilecek bir motivasyon aracı bence. Yeni dönem için yepyeni ve güzel kararlarınızı yazabileceğiniz bir defter edinin kendinize. Ya da yıllardır i

Bir Günde Antalya-Kaleiçi

Resim
Herkese merhaba;     Ağustos ayının ortalarında tatil planlarımızın çok dışında yolumuz Antalya'ya düştü. Halletmemiz gereken işler dışında kalan zamanda yaklaşık bir günümüz vardı. Biz de kaldığımız otelden bir Antalya haritası edinip gidebileceğimiz yerlere göz attık ve zamanımızı Kaleiçi olarak adlandırılan tarihi bölgede geçirmeye karar verdik. Bir günlük Antalya serüveninde neler yaptığımızı nerelerde vakit geçirdiğimizi ayrıntılarıyla yazımda bulabilirsiniz. Kahveler hazırsa keyifli okumalar...     Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Antalya Havalimanı'na iner inmez sizi dehşete düşürücü bir sıcak karşılıyor olacak. Hele hele bizim gibi Ankara'dan ya da benzeri bir iklim bölgesinden gittiyseniz iner inmez vücudunuzun her yerinde yapış yapış nemi hissedeceksiniz. ( Antalya'da yaşayanlar hissetmiyor mu nemi diyeceksiniz belki ama konuştuğumuz bir kaç Antalyalı dışarıdan gelenlerin bu şekilde hissettiğini kendilerinin çok rahat yaşadığını söyledi.)  

Yaban Koyununun İzinde

Resim
    Yine bir büyülü gerçekçilik romanıyla geldim.     Murakami sevenlerin muhakkak rastladığı, yine kendinizi kaptırıp zaman zaman gerilip en olmadık izler peşinde koşturacağınız büyülü bir roman. Bu kez ne bir ruh ne bir ruh eşi; sırtında kahverengi bir yıldız olan koyunun peşine düşüyoruz.     'Yaban Koyununun İzinde' arka kapağında da belirtildiği gibi bir dedektiflik romanı aslında. Fakat sizi zekası ile etkileyecek bir dedektifi ve muazzam ipucu zincirleriyle etkisi altına alıp ağzınızı açık bırakacak bir sonu olmayan bir dedektiflik romanı.     Murakami daha önce okumadıysanız hemen belirtmeliyim ki yazarın en iyi romanı değil. Fakat görece anlaşılması kolay; ben Murakami okumak istiyorum ama çok da ağır bir romanıyla başlamak istemiyorum diyorsanız tercih edebileceklerinizden biri.     Kediler, muazzam müzikler, içkiler ve seçki yemekler her zamanki Murakami romanlarında olduğu gibi okuyucusuyla birlikte. Kitabın konusuna dair muha

Bin Hüzünlü Haz

Resim
    " İçimin bir köşesinden diğer köşesine çılgınlar gibi palas pandıras koşuyorum sözgelimi, uçuyorum kendimle karşılaşıp kendime tutunabilir miyim diye, savruluyorum un ufak, sürünüyorum, canımı dişime takıp kalkıyorum ve yeniden, yeniden, yeniden yıkılıyorum."      Bin Hüzünlü Haz bana kalırsa Hasan Ali Toptaş'ın en zor kitaplarından. Eksik harfli kelimeler, eksik kelimeli cümleler, boşluksuz sıralı kelimeler ve olmayan cümleler; ortak harflerle bütünleşik oluşturulan kelimeler... ( olarakaranlık, kendiniçin, böyleyledin...)     Hasan Ali Toptaş benim en sevdiğim yazarlardan ve hakkında pek çok şeyi okuduğumu düşünmeme rağmen 'Bin Hüzünlü Haz' ile ilgili çok büyük bir eksiklik içindeymişim. Kitaba başladığımda bu eksik bırakılan cümlelerin, kelimelerin birer dizgi hatası olduğunu düşündüm. Benim gibi düşünmüş ya da okurken düşünecek olanlar olacağından öncelikle bu konuya bir açıklık getirmeliyim ki bu boş bırakılan kısımlar yazar

Çocuk Yaşlarda Okunması Gereken 10 Kitap

Resim
    Herkese merhaba;   Instagram hesabım üzerinden, tatilin de başlamasıyla, gelen mesajlarda en sık sorulan sorulardan biri çocuk kitaplarıyla ilgiliydi. Ben de bu nedenle şöyle gözüme en çarpanlardan bir kaçını seçip size fikir olabileceğini düşündüğüm bir yazı oluşturmak istedim. Bu kitaplardan çoğunu bence yetişkinler de severek okuyacaktır. Dilerseniz bir başka yazımda bu kitapların fantastik türlerine de bakabiliriz sizinle.       101 ATASÖZÜ 101 ÖYKÜ / SÜLEYMAN BULUT    Giderek daha az kelimeyle konuşan ve atasözü, deyimlerden habersiz bir nesil geliyor. Bunu düşünecek olursak da "101 Atasözü 101 Öykü" bu yaz çocuğunuz için güzel bir seçenek olacaktır diye düşünüyorum. Atasözleri, çocukların sıkılmadan anlayabileceği bir şekilde öykülerle anlatılmış. Bu kitabın bir de deyim versiyonu bulunmakta. O da eminim çok faydalı olacaktır. Aynı zamanda çocuklarınızın gireceği sınavlara da katkı sağlayacak nitelikte bir kitap.      DEMİRYOLU ÇOCUKLARI / ED