Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sadık Bey

Resim
    Pınar Kür'ün Sadık Bey romanı yazarın kaleminden okuduğum ilk kitabı oldu. Açıkçası olumsuz eleştiride bulunmaktan her ne kadar kaçınsam da benim için olumsuz diyebileceğim tarafları bol bir kitaptı Sadık Bey. Karakterlerin ve hikayenin klişeliği beni öncelikle biraz uzaklaştırdı. Sayfa aralarında bu ayrıntıya ne gerek vardı şimdi dediğim cümleler de eleştirebileceğim yanlarından kitabın.     Fakat beni öyle bir duygudan yakaladı ki, çıkmazda hissettiğim bir yolda bana güç verdi diyebilirim.  Bazen size de oluyordur bir türlü karar veremezsiniz gerçekte ne istediğinize, ben bu işin içinden nasıl çıkarım dersiniz aylar geçer siz aynı yerdesinizdir eliniz kolunuz bağlı... Sadık Bey işte bana, bak eğer korkarak atamadığın adımları artık yere basmazsan gör işte benim gibi olursun dedi (!) Kitabı sadece bu şekilde içselleştirdiğim kısmıyla sevdiğim için tavsiye etmekten de kaçınıyorum açıkçası. Yazdıklarımı okuduktan sonra okuyup okumama kararını size bırakıyorum. Şimdi

Murakami'nin Kedisi

Resim
    Murakami severlerin sıkça rastladığı ve merak ettiği "Murakami'nin Kedisi" romanını bir ay evvel okudum. Fakat incelemesini yazmak için yeni fırsat bulabildim. O yüzden daha da geciktirmeden bu eğlenceli mi eğlenceli romana geçelim.          Öncelikle hemen belirteyim "Murakami'nin Kedisi"ni bitirmem bir gün bile sürmedi. Çok keyifli, akıcı bir roman. Şu an kitabı düşününce bile gülümsüyorum desem yeridir.   Okurken bir komedi filmi izliyor gibiydim. Hatta bence olur, yakın zamanda beyaz perdede görebiliriz 'Murakami'nin Kedisi'ni.   Karakterlerin hepsi ayrı birer tipleme. Levent Ka ve Hüso beni kırdı geçirdi, onlara birazdan geleceğim. Ama kitapta genel olarak herkes çılgın. Japonlar, Çekler, Yunan'ı mı dersiniz en son bir İtalyan bile katıldı. Kediler konuşuyor, bitkiler etle besleniyor, cadılar büyücüler e en başta zaten, o gözümüzde hiç canlandırmadığımız şekliyle "Murakami".     Ah Dolores... Dolores'